tepecik hayal okulu / a dream school in the steppes

tepecik hayal okulu / a dream school in the steppes

4 Nisan 2014 Cuma


Tepecik Hayal Okulu  / A Dream School in the Steppes


 
55 dk. /  55 min.

Türkiye 2014 / Turkey, 2014

Renkli /Colour

Türkçe, İngilizce altyazılı/ Turkish, English subtitled

Yönetmen / Director: Güliz Sağlam

Yapımcı /Producer: İlker Berke

Kamera / Camera: İlker Berke, Frank Massholder, Güliz Sağlam

Kurgu / Editing: Güliz Sağlam, Özlem Sarıyıldız

Ses  / Sound: Alper Tunga Demirel

İletişim/Contact: gulizsaglam@gmail.com / ilkerberke@gmail.com


Sinopsis

Yaşadığı her anı görsellikle tasvir etme tutkusu, sinemayla büyülenmiş birine tüm yapım zorluklarıyla, engellerle mücadele etme gücü verebilir mi? 

Birbirinden özgün ve yaratıcı kısa filmleri ve tek uzun metraj filmi 'Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak' la tanınan, Ahmet Uluçay, bundan on iki yıl önce beynindeki tümörle tanışır ve onu aldırmak için ilk ameliyatını olur. Bu film, Uluçay'ın düşle gerçek arasında gidip gelen yaşamına paralel biçimde hastane koridorlarının yarı karanlığından köye, çocukluğa, düşlere, bir sinema tutkununun dünyasına taşır bizi.

Synopsis


The passion to describe every moment of one’s life through images... Could it give the power to struggle against all kinds of obstacles to someone fascinated by cinema?

Ahmet Uluçay, well-known by his idiosyncratic short films and his only feature film “Boats out of Watermelon Rinds”, had to face the fact that he had a brain tumor, and had his first operation 12 years ago. This documentary film, in accordance with Uluçay’s life between reality and dream, draws us from the half-lit corridors of a hospital to the village, to childhood and dreams, and into the world of a passionate cinéaste.


 Yönetmen Görüşü

Bu belgeseli yapma fikri 2000’li yılların başına dayanıyor. Ahmet Uluçay “Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak” adlı ilk uzun metraj filmini yeni çekmiş, kurgu aşamasındaydı. Beynindeki tümör hayatını iyice zorlaştırmaya başlamış ve ameliyat kaçınılmaz olmuştu. Bizim de amacımız bu süreçte onunla ilgili bir belgesel film çekip filmlerinin ve kendisinin daha da tanınmasını sağlamak ve ikinci filmini yapabilmesi için gerekli maddi ve manevi desteği bulmasına katkıda bulunmaktı. Fakat bu belgesel filmi maddi olanaksızlıklar, hayatın istem dışı bazı dayatmaları yüzünden bitiremedik.

Aradan geçen onca zamandan sonra hem filmi bitirememiş olmanın verdiği rahatsızlık yüzünden hem de Ahmet Uluçay’ın 2009 yılında aramızdan ayrılmasından sonra onun anısını yaşatmak için bu belgeselin artık yapılması gerektiğine karar verdik. Elimizdeki çok değerli görüntüleri gün yüzüne çıkarmalı, Ahmet Uluçay’ı tüm klişelerin ötesinde yaptığı filmlerle, hayatının merkezine koyduğu sinemasıyla anlatmalıydık.

Ahmet Uluçay, hayatını adadığı sinema mesaisini özetlerken “Ben filmlerimi yaparken, bir mektup yazıp, şişenin içinde denize atıyorum. Mektup, ihtiyacı olana mutlaka ulaşacaktır. Ama bugün, ama yarın…” diyordu. O mektupları okuma, anlamlandırma ve hayal gücünün sınırsızlığı ve sinematografik gücünün yüksekliğini geniş bir kesimle buluşturma çabasıdır bu film.

          Ahmet Uluçay’ın gerçekleştirdiği mucizeyle bugün hayallerinin, tutkularının peşinden koşanlara umut olmaya devam etmesi için onun hikâyesini kendi ağzından aktarmak istedik. Yeni kuşaklar ve özellikle sinema alanında ürün vermek isteyenler için sinemada samimiyet ve özgünlüğün zor ama kalıcılık açısından kaçınılmaz olduğunu anlatmaya çalıştık.

 
Director’s Statement

 
            The idea of making this documentary film goes back to the beginning of 2000’s. At that time, Ahmet Uluçay had just finished shooting his first feature film, ”Boats out of Watermelon Rinds”, and he was about to begin editing. The tumor in his brain was making his life so difficult that a medical operation was inevitable. Our aim was to make a documentary film in order to make him and his films known worldwide, and to provide him financial and emotional support for his second feature film. However, at that time, we were not able to finish the film due to financial problems.

After all this time, we decided to complete the film not only because we wanted to pay tribute to Ahmet Uluçay who had passed away in 2009, but also we were feeling uncomfrotable about not being able to finish it before. We had to bring to light all these valuable footage we had, and tell Ahmet Uluçay’s story, far from clichés, through his films and his brilliant cinematography.

Ahmet Uluçay says, ”Making a movie, for me, is like writing a letter, putting it in a bottle and throwing it into the sea. The letter will find the ones who need it. Sooner or later...” This film is an effort to read and understand these letters, and also to make his unlimited imagination and powerful cinematography known by a wider population.

We wanted to tell his story by his own words so that Ahmet Uluçay’s miracle story would be a hope for those who run after their dreams and passions. Our aim was to point out that sincerity and genuineness are hard to achieve, and yet indispensable to leave an indelible mark on cinema for the new generations and those who strive to be productive in filmmaking.

 
Festivaller / Festivals

33. Uluslararası Istanbul Film Festivali, 2014 / 33.International Istanbul Film Festival

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder